Amerika’nın Lübnan’ın İçişlerine Müdahalesi ve Hizbullah Karşıtı Girişimleri

Amerika Birleşik Devletlerinin Lübnan’a atadığı yeni büyükelçisi Dorothy Shea 13 Mart Cuma günü Lübnan başbakanı Hassan Diyab ile görüşmesinde bu ülkenin içişlerine müdahale etmesinin yanı sıra Washington’un Lübnan’a ekonomik krizden çıkmasına yardım şartının bu ülkenin hükümetinin Hizbullah Hareketinden mesafeli durması gerektiği olduğunu söyledi.

Aslında Lübnan Batı Asya bölgesinde Amerika için büyük bir öneme sahiptir.  Jeopolitik ve coğrafi-siyasi açıdan ise Lübnan işgal edilmiş topraklar ve Suriye toprakları ile ortak sınırlara sahiptir.  Siyasi ve güvenlik açısından ise  Lübnan’daki Hizbullah Hareketi de  aktif ve güçlü bir varlık göstermektedir. Lübnan Hizbullah Hareketi  Batı Asya bölgesinde Amerikan siyasetlerinin en büyük muhaliflerinden ve Amerika karşıtı aktörlerden biri olarak ayrıca  Siyonist Rejim İsrail’i defalarca askeri yenilgilere uğratan önemli bir askeri aktör ve dengeleme unsurudur. 

Buna esasen  Amerika hükümeti  de Lübnan Hizbullah hareketini  kendi yaptırım ve terör listesine almıştır.  Birçok Hizbullah hareketi şahsiyeti ve yetkilisi de Amerika Birleşik Devletlerinin yasa dışı zorba yaptırımlarına maruz kalmıştır. 

Aynı zamanda Washington son yıllar içerisinde ortakları ile özellikle de Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Birlikleri gibi gerici Arap ülkeleri ile vekaleten başlatılan siyasi bir savaşta Hizbullah Hareketini Lübnan’da zayıflatmaya çalışmıştır. Ancak tüm bu sinsi sonuçlar  hiçbir sonunca ulaşmamıştır.  Direniş Koalisyonu ise Mayıs 2018 seçimlerinde ilk kez Lübnan’ın siyasi hayatında 68 sandalye kazanarak 128 sandalyelik bu ülke parlamentosunun salt çoğunluğunu elde etti ve siyasi arenada da söz sahibi oldu. 

Amerika ise 2019 yılının sonlarında kışkırtmalar ve provokeler ile başlatılan gösteriler ve kaoslarda   2018 seçim sandıklarından elde edemediği hedefleri gerçekleştirmeye çalıştı. Bu çerçevede  gösterileri bir yandan Hizbullah karşıtı bir harekete dönüştürmek öbür yandan da Lübnan’da Hizbullah düşmanı yeni hükümeti iş başına getirmeye çalıştı.  Gerçekte Washington kaotik durumlar ve fitnecilik hareketleri aracılığı ile Hizbullah’ın Lübnan’ın siyasi denklemlerdeki üstün konumunu zayıflatmak ve yok etmek istiyordu. 

Washington Post yazarlarından David İgnatius ise bu hususta şöyle bir değerlendirmede bulundu: ”  Amerikalılar Lübnan dosyasını bir yenilgi dosyası olarak kabul etmişlerdir. Çünkü Hizbullah Hareketi Lübnan’da üstün siyasi konuma gelmiş ve tam hakim konuma ulaşmıştır.  Amerika hükümeti yetkilileri   Lübnan hükümetinin Hizbullah’a destek vermesi yerine onu dışlamasını istiyorlardı. “

Amerika’nın eski Lübnan büyükelçisi Jeffrey Feltman ise 20 Kasım günü Amerika temsilciler meclisindeki dışişleri komisyonu oturumunda  Lübnan’daki itirazlar ve kaoslar ile ilgili açıklamalarda bulunup  Amerika’nın bu durumu Hizbullah’ı yok etmek için kullanması gerektiğine vurgu yaptı. Jeffrey Feltman  konuşmasında 49 kez Hizbullah adını anmıştı. Bu ise dikkat çekici anlamlı bir gerçeğin Amerika’nın Hizbullah’tan korkusunu yansıtıyordu. 

Daha sonra ise Hassan Diyab’ın Lübnan’ın yeni başbakanı olarak seçilmesi ile Amerika’nın Hizbullah Hareketine karşı kurduğu tüm tezgahlar bozuldu. Diyab bağımsız olup Hizbullah’a bağlı değildir. Ancak Hizbullah’a karşı bir tavır da sergilemiyor. Onun kabinesi de zaten Lübnan parlamentosunda Direniş Koalisyonu desteği ile şekillenebildi.  Buna esasen  Amerika hükümeti   Lübnan hükümetinin ekonomik sorunlarından haberdar olup bu ülkeye her türlü ekonomik ve mali yardımı bu ülkenin hükümetinin Hizbullah Hareketinden uzaklaşmasına şartlandırmıştır. 

Aynı zamanda Amerika’nın Lübnan’a atadığı yeni büyükelçisi Dorothy Shea  2019 Ekim ayındaki protesto ve kaoslarda da halkın önemli taleplerinden olan Lübnan ekonomik krizini ve yapısal yolsuzlukları hatırlatarak   bir şekilde Hassan Diyab’a  Hizbullah Hareketinin konumunu zayıflatmak yönünde hareket etmemesi halinde  Washington’un Beyrut’a karşı baskılarının artacağı uyarısında bulundu.