BahreynTüm Haberler

Bahreyn halkı, 6 yıldır tutuklu olan Şeyh Ali Selman’ın serbest bırakılması için gösteriler düzenliyor

Bahreyn halkı, El Vefak Cemiyeti genel sekreteri Şeyh Ali Selman’ın tutuklanmasının 6’ıncı yıldönümünde gösteriler düzenleyerek onun serbest bırakılmasını talep ettiler.

Şeyh Ali Selman’ın yargılanması ve hakkında verilen hüküm, her şeyden ziyade esasında Bahreyn rejiminin  adalet kavramını unuttuğunu gösterdi. Nitekim Bahreyn Müslümanları da Graham Fueller’in tabiri ile unutulmuştur. 

Şeyh Ali Selman  son on yıl içerisinde defalarca tutuklanarak daha sonra serbest bırakılmıştır ve  farklı ithamlar ile suçlanmıştır. Şeyh Ali 28 Aralık 2014’te Bahreyn vatandaşı olmayan ve Al-ı Halife’nin paralı ve kiralanmış güvenlik güçleri tarafından tutuklandı. 

Bahreyn El Vefak İslami cemiyeti genel sekreteri, Al-ı Halife yönetimini devirme, içişleri bakanlığına hakaret, ve yasaları çiğnemeye teşvik suçlamaları ile tutuklandı. 7 ay hapsin ardından  16 Haziran 2015’te Bahreyn mahkemesinde  yönetimi devirmek suçlamasından beraat ettirildi ancak içişleri bakanlığına hakaret ve yasaları çiğnemeye teşvik ithamlarından dolayı 4 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 

Şeyh Ali Selman ayrıca Katar ajanı olmak ve Katar için casusluk yapmakla da suçlandı.  Bahreyn mahkemesi  21 Haziran 2018’de  onu bu suçtan beraat ettirdi ancak aynı mahkeme  24 Ekim 2018’de bu beraat hükmünü iptal etmekle ilginç ve eylemde kendisini müebbet hapis cezasına çaptırdı. Bahreyn temyiz mahkemesi de bu kararı 28 Ocak 2019’da onayladı. 

Bu mahkeme kararı, her şeyden önce Bahreyn yargı sistemindeki adaletin temelden anlamsız olduğunu gösteriyor, çünkü adaletin kriteri Al-ı Halife rejimiyle aynı hizada olmaktır, aksi takdirde “beraat” cezası “ömür boyu hapis” cezasına dönüşebilir. Belki de beraat birkaç yıl hapis cezasına çevrilmiş olsaydı, düşük seviyede bir adaletinin olduğundan söz edilebilirdi; ancak beraat kararının müebbet hapis cezasına çevrilmesi, önemli liderlerin Şeyh Ali Selman kadar barışçıl olsalar bile hapishanede kalmaları gerektiğini gösteriyor. Diktatörlük rejimlerinin doğası, Al-ı Halife rejiminde tecelli ettiği söylenebilir.

Bir diğer nokta da Şeyh Ali Selman’ın müebbet hapis cezasının, diktatörlük rejimlerde halka eşlik etmenin ve onlarla birlik olmanın, insan haklarının temel ilkelerinden biri olan ve dokunulmaz bir hak olan “yaşama hakkından mahrum bırakma” kadar ağır bedeli olduğunu göstermesidir. 

Bu bağlamda, Al-ı Halife rejiminin aşırı şiddeti nedeniyle vatanını terk etmek zorunda kalan Bahreyn’in önde gelen Şii din adamı Şeyh İsa Kasım, Şeyh Ali Selman hakkında yaptığı açıklamada, “Şeyh Ali Salman vatanına ve milletine aşık biridir ve bu uğurda kendini Allah yolunda feda etti.” dedi.
Aslında Şeyh Ali Selman’ın başlıca suçu, Bahreyn halkının tabanından bir hükümet kurulmasını, mezhep ayrımcılığına son verilmesini ve çeşitli alanlarda adaletin gözetilmesini istemesidir.

Son olarak da, Şeyh Ali Selman’ın beraatını ömür boyu hapis cezasına çevirmek, Birleşmiş Milletler’in bile Şeyh Ali Selman’ın davasının adilane olmadığını sorgulayacak kadar kabul edilmezdir. Hatta Avrupa Birliği de, Şeyh Ali Selman’ın Bahreyn hükümetine ve politikalarına karşı çıkmaktan dolayı mahkum edildiğini açıkladı. Ancak, ne Birleşmiş Milletler  ve ne de Avrupa Birliği, Şeyh Ali Selman için adaleti sağlamak hedefi ile harekete geçmedi ve  bu da ” doğası gereği, insan haklarının yasal olmaktan daha çok siyasi olduğunu ve büyük güçlerin çıkarlarının tuzağına düştüğünü ve dönüştüğünü “göstermiş oldu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir