Batı AsyaIrakTüm Haberler

Ayetullah Sistani’den Ramazan Orucu Fetvası

Koronavirüs Tehlikesi Karşısında Ramazan Orucu Teklifi

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

Büyük Taklit Mercii Ayetullah Sistani’nin Bürosuna

Allah’ın selam, rahmet ve bereketleri üzerinize olsun.

Soru: Koronavirüs muhtelif bölgelerde yayılmaya devam ederken Mübarek Ramazan ayı da yaklaşmaktadır. Doktorlardan bir kısmı bu tehlikeli virüse yakalanma ihtimaline karşılık sık aralıklarla su içilmesini tavsiye etmektedir. Zira bedende suyun az olması bağışıklığı zayıflattığı gibi boğazın kuru olması durumunda eğer virüs oraya ulaşırsa solunum yoluna rahatlıkla geçiş yapabilmektedir. Oysaki sık aralıklarla içilen su, virüsü mideye indirmekte ve midenin salgıladığı asit onu öldürmektedir. Acaba bu sebebe dayanarak bu yılki orucun Müslümanlardan sakıt olduğuna hükmedilebilir mi?

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

Ramazan ayının orucu kişisel bir tekliftir. Yani eğer kişide orucu vacip kılan şartlar mevcut ise başkalarına vacip olup- olmamasından bağımsız olarak onu bağlar.

Dolayısıyla eğer gelecek Ramazan ayında bütün tedbirleri aldığı halde sırf oruç tuttuğu için koronavirüsüne yakalanmaktan korkacak olursa bu hastalığa yakalanma riski bulunan günün orucu ondan sakıt olur.

Ancak eğer bu ihtimal akıl sahipleri nezdinde itina edilmeyecek kadar zayıf olursa – evde kaldığı, başkalarına yaklaşmadığı, tıbbi maske ve eldiven kullandığı ve sürekli kendisini dezenfekte ettiği için olsa dahi – bu durumun da tahammül edilemeyecek ölçüde meşakkati yoksa oruç ondan sakıt olmaz.

Bedendeki suyun azalması ve boğazın kurumasının önlenmesi yönünde doktorların sık aralıklarla su içilmesi – zira bu koronavirüsüne yakalanma ihtimalini kaldırır – konusuna gelince; bu durum, orucun vacip oluşunu ancak oruç tutması halinde bu hastalığa yakalanmaktan korkan ve bu korkuyu korku olmaktan çıkaracak ölçüde azaltma imkânı olmayan – evde kalmak ve zikri geçen tedbirleri almakla dahi mümkün olmayan – kimseden kaldırır. Ama böyle bir durumda olmayan kişi oruç tutmak zorundadır.
Ayrıca oruçtan mütevellit bedendeki su azlığını, sahurda salatalık ve karpuz gibi bol su ihtiva eden bazı sebze ve meyveleler yemek suretiyle önlemek de mümkündür.

Aynı şekilde boğaz kurumasını – ağızda parçalanıp yutulmaması şartıyla – şekersiz sakız çiğnemekle önlemek de mümkündür. Sakız çiğnemek ağız içindeki tükürüğü artırır; oruçlu iken ağız içindeki tükürüğü yutmanın ise sakıncası yoktur.

Dolayısıyla Ramazan ayında çalışmayı bırakıp evde kalma imkânı olduğu için hastalığa yakalanmaktan güvende olanlardan orucun vacipliği kalkmaz.

Ama her ne sebeple olursa olsun çalışmak zorunda olanlar; gün içinde de sık aralıklarla su içmeyi terk ettikleri için virüsü kapmaktan korkacak olurlarsa, hastalığa yakalanmaktan güvende olmak için başka yolları da yoksa oruç onlara vacip olmaz. Onlara aleni şekilde orucu yediklerini göstermek ise caiz değildir.

Şu da malumdur ki Ramazan ayının orucu, en önemli şer’i farizalardandır; gerçek manada bir mazeret olmaksızın onu terk etmek caiz değildir. Oruç tutup tutmamasını gerektirecek gerçek bir mazeretinin olup olmadığı konusunda ise her insan kendi durumunu daha iyi bilmektedir.

Özetle şunu söylemek gerekir: Ramazan gününün orucu ancak hastalık gibi şer’i özrü bulunan ve oruç tutması halinde – tıbbi bir tavsiyeye dayalı olarak – hastalığa yakalanmaktan korkan ve kendisini hastalıktan güvende kılacak tedbirleri alması mümkün olmayan kişiden sakıt olur/kalkar. Aksi halde oruç tutması gerekir ve orucu terk etmesi caiz değildir.

Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketleri üzerinize olsun.

17 Şaban 1441 Hicri

Ayetullah Sistani’nin Bürosu- Necef-i Eşref

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir